11 Nisan 2025 03:04

Trump vergileri: ABD emperyalizminin ve kapitalist düzenin derinleşen krizinin bir başka ifadesi

Trump’ın yalpalamaları bir güç göstergesi değil, Amerikan emperyalizminin ve devletinin derinleşen krizinin kişileşmiş ifadesidir ve Trump’ın buna bir çözümü yoktur.

Trump vergileri: ABD emperyalizminin ve kapitalist düzenin derinleşen krizinin bir başka ifadesi

Fotoğraf: AA

Nick Beams
wsws.org


ABD Başkanı Trump’ın önceki gün sözde “karşılıklı gümrük vergilerinin” uygulanmasına, görünüşte müzakerelerin yapılmasına olanak tanımak için 90 günlük bir ara verdiğini açıklaması, Amerikan emperyalizminin ve devletinin derinleşen ekonomik ve mali krizinin bir başka ifadesidir.

Bu hamle, tüm finansal sistemin, özellikle de ABD hazine piyasasının, eylül 2008 ve mart 2020 krizleri ölçeğinde ya da potansiyel olarak daha büyük bir erimeye sadece günler hatta saatler uzaklıkta olduğuna dair artan işaretlerin ortasında geldi.

Trump, ABD siyaset kurumunun tüm kesimlerinin Amerikan küresel hegemonyasına yönelik varoluşsal bir tehdit olarak gördüğü, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’e karşı ekonomik savaşı tırmandırarak gümrük vergisi artışlarının temel özünü ortaya koydu.

Trump, Çin’in ABD’nin gümrük vergisi artışlarına misilleme yapması nedeniyle, Çin mallarına uygulanan gümrük vergilerinin “Derhal geçerli olmak üzere” yüzde 125’e çıkarılacağını ilan etti.

Daha önceki bir dönemde böylesi bir ekonomik abluka savaş nedeni olarak kabul edilirdi.

Diğer tüm ülkelere uygulanan “karşılıklı gümrük vergileri” geçici olarak askıya alınırken, ABD’ye giren tüm mallara uygulanan yüzde 10’luk gümrük vergisi yürürlükte kalmaya devam edecek.

Duyuru öncesinde küresel hisse senedi piyasalarındaki satışlar devam etti. Ancak daha da önemlisi, küresel finans sisteminin temeli olan ABD hazine piyasasındaki satışların, getirileri keskin bir şekilde yükseltmesiydi. Artan bu finansal çalkantı Trump’ın kararında kilit bir faktör oldu.

Financial Times tarafından “Beyaz Saray’a yakın” olarak tanımlanan bir kişiye göre: Trump Wall Street’in darbe almasını sorun etmiyor ama tüm evin yıkılmasını istemiyor.

Hisse senedi piyasasında yüz milyarlarca dolara ulaşan kümülatif kayıplar nedeniyle sarsılan hedge fonlar ve diğer büyük yatırımcılar, bankalardan gelen teminat çağrılarıyla, yani faaliyetleri için gerekli olan kredi limitlerini korumak için teminat olarak ek fon sağlama talepleriyle karşı karşıya kaldılar.

ABD varlıkları satıldı

Piyasalar düştükçe, mevcut tek ek nakit kaynağı hazine varlıklarının satışı oldu. Bu durum devam etseydi, hazine piyasasının donduğu ve ABD Merkez Bankasının müdahale ederek istikrarı yeniden sağlamak için birkaç gün içinde sisteme trilyonlarca dolar enjekte ettiği mart 2020 ölçeğinde bir paniği tetikleyebilirdi.

ABD hazine tahvillerinin yaklaşık üçte birini elinde bulunduran yabancı yatırımcıların ve hükümetlerin piyasadan çekilmeye başladığı anlaşıldı.

Ayrıca hedge fonlarının, hazine tahvillerinin fiyatı ile bunlara karşılık gelen vadeli işlem sözleşmeleri arasındaki küçük farklardan kâr elde eden bir strateji olan “baz işlemleri”ni gevşetmeye zorlandıklarına dair işaretler de vardı. Fiyat farkı çok az olduğu için bu işlemler büyük kaldıraçlara dayanıyor ve toplam hacmin yaklaşık 1 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

ABD hazine tahvillerinin en büyük ikinci sahibi olan Çin’in, Trump’ın kendisine karşı başlattığı ekonomik savaşa tepki olarak dolar varlıklarından çıkmaya başlayabileceğine dair korkular ortaya çıkıyordu.

Doların döviz piyasalarındaki düşüşü, ABD politikalarının istikrarsızlık ve belirsizlik kaynağı olduğu koşullarda küresel rezerv para birimi olma rolünü ne kadar sürdürebileceğine dair soru işaretlerinin artmasına neden oluyor.

Durumun kötüye gittiğini özetleyen uzun süreli Analist Ed Yardeni, finansal stres dönemlerinde genellikle güvenli bir liman olarak görülen ABD hazine tahvillerindeki satışın “Trump yönetiminin likit nitro ile oynuyor olabileceğinin” bir işareti olduğunu belirtti.

Clinton döneminde hazine bakanı olan Larry Summers önceki gün yaptığı açıklamada, son 24 saatte yaşananların “Tamamen ABD hükümetinin gümrük tarifeleri politikasından kaynaklanan ciddi bir mali krizin” yaklaşmakta olduğuna dair bir uyarı olduğunu söyledi.

Açıklamanın ardından Wall Street adeta coştu. NASDAQ 2008’den bu yana bir günde elde ettiği en büyük kazançla yaklaşık yüzde 12 yükselirken, S&P 500 yüzde 9.5 ve Dow yüzde 8 artış gösterdi.

Mali çeteler kaç milyar dolar kazandı?

Trump yönetiminin her icraatında olduğu gibi olaylar da yolsuzluk ve suçla doluydu. Piyasalar açılmadan hemen önce -ve “duraklama ”nın kamuoyuna duyurulmasından birkaç saat önce- Trump sosyal medyada “Satın almak için harika bir zaman” şeklinde bir paylaşımda bulundu. Trump ailesinin ve yönetim içinde ve çevresinde faaliyet gösteren faşist çetenin kaç milyar dolar kazandığını ortaya çıkarmak gelecekteki soruşturmalara bırakılacaktır.

Trump ve yandaşları, gümrük tarifeleri konusunda müzakere arayışında olan ülkelerin sayısının artmasının ve Trump’ın düzensiz, bir varmış bir yokmuş yöntemlerinin, Amerikan kapitalizmi için faydalı anlaşmalar sağlama konusundaki sözde büyük becerisinin kanıtı olduğunu iddia edeceklerdir.

Trump’ın yalpalamaları bir güç değil, Amerikan emperyalizminin derinleşen krizinin göstergesi

Hiçbir şey gerçeklerden daha farklı olamaz. Trump’ın yalpalamaları bir güç göstergesi değil, Amerikan emperyalizminin ve devletinin derinleşen krizinin kişileşmiş ifadesidir ve Trump’ın buna bir çözümü yoktur.

Devlet borcu 36 trilyon dolardır ve evrensel olarak “sürdürülemez” olarak kabul edilen bir yörüngede her geçen gün artmaktadır. Sadece faiz ödemeleri yılda 1 trilyon dolara yaklaşıyor ve hızla ABD bütçesindeki en büyük harcama haline geliyor.

Ticaret açığı 1 trilyon dolar civarında seyrediyor ve son 12 ayda yüzde 17 oranında arttı.

Yurt içinde tüketici harcamaları ve güveni düşerken, yüz milyonlarca işçi ve aileleri, gümrük vergisi artışları nedeniyle Çin’den gelen ve hane halkı tüketiminin büyük bir bölümünü oluşturan malların fiyatlarının artmasıyla yaşam standartlarında daha fazla düşüşle karşı karşıya.

Yönetimin politikalarının yarattığı belirsizlik nedeniyle iş dünyasının güveni yerle bir olmuş durumda. “Karşılıklı gümrük vergileri” ile hedeflenen düzinelerce ülkeyle müzakerelere 90 günlük bir ara verilmesi bu çöküşü tersine çevirmek için hiçbir şey yapmayacaktır. Ufukta resesyon görünüyor.

ABD birkaç yoksul ülke ile mi ticaret açığını kapatacak?

Görüşmelerden ne çıkacağını kimse bilmiyor. Ancak Vietnam, Tayland ve Kamboçya gibi ülkelerin yanı sıra birkaç yoksul Afrika ülkesinin ABD’nin ticaret açığını çözebilecek herhangi bir adım atabileceği fikri gülünçtür.

Japonya ve Avrupa Birliği gibi büyük güçlerin de bir çözümü yok. Trump da dahil olmak üzere hiç kimsenin “duraklama” sonrasında ne olacağına dair bir fikri yok.

ABD dünyaya hangi mesajı verdi?

“Vergide duraklamanın” açık bir mantık izleyen bir yönü var. Bu, ülkeleri Çin’e karşı ABD liderliğindeki küresel bir saldırıya çekmeye yönelik daha geniş bir çabanın parçası. Bu durum özellikle bölge ülkelerine yöneltilen ekonomik tehditlerin Pekin’e yaklaşmamaları için baskı yapmayı amaçladığı Güneydoğu Asya’da açıkça görülmektedir.

Verilen mesaj şudur: “Ulusal güvenlik”, yani Çin’e karşı savaş hazırlığı konusunda ABD ile aynı hizaya gelin ve ABD’ye sadece ekonomik konularda değil, dış politikada da büyük tavizler verin, yoksa sonuçlarına katlanırsınız.

Çin’e karşı gümrük vergisinin tarihte eşi benzeri görülmemiş boyutlara tırmandırılması, bu diktanın verilme biçimidir.

ABD mali krizden döndü

Trump’ın attığı adımlar, ABD’yi hafta sonu gibi erken bir tarihte patlak verebilecek geniş çaplı bir mali krizden geri çekti. Ancak dün yaşananlar krizin çözümü değil, daha da patlayıcı bir hal alacak olan bir sonraki krize doğru atılan bir adımdı.

Zira Trump’ın sözde “kurtuluş günü” olan 2 Nisan bir müzakere taktiği değil, savaş sonrası uluslararası ticaret düzeninden geriye kalanların yok edilmesiydi. Bu düzen tekrar bir araya getirilemez. 1930’larda patlak veren ve savaşa yol açan türden bir krizi önlemek için 1945’ten sonra uygulamaya konulan tüm sözde “koruma rayları” artık mevcut değildir.

Trump yönetiminin politikasında bir çılgınlık var ama bu nesnel temeli olan bir çılgınlık. Bir ekonomik doğaçlamadan diğerine savrulurken, çözümü olmayan bir krizle yüzleşirken, yönetim demokratik haklara sistematik bir saldırı gerçekleştiriyor ve ABD’de bir diktatörlüğün çerçevesini inşa ediyor. Devlet aygıtı içinde ne tür çatışmalar olursa olsun, tüm fraksiyonlar felakete doğru sürüklenen kapitalist sistemi savunma kararlılığında birleşmiş durumdadır.

Trump, işçi sınıfına karşı keskinleşmek için ‘arayı’ kullanacak

Amerikan emperyalizminin grotesk ve suçlu kişiliği olan Trump, her ülkedeki egemen sınıfların temsilcileriyle birlikte, uluslararası rakiplerine karşı tepkilerini koordine etmek ve hepsinin korktuğu ve gelmekte olduğunu bildiği sınıf mücadelesinin patlamasına hazırlanmak için silahlarını yurt içinde işçi sınıfına karşı keskinleştirmek için “arayı” kullanacaktır.

Uluslararası işçi sınıfı, geçtiğimiz hafta yaşanan olayları soğukkanlılıkla değerlendirmelidir. Yapabileceği en büyük hata, “duraklama” ile krizin bir şekilde geçtiğini düşünmektir. Geçmemiştir.

Buna göre, kapitalist egemen sınıflar gelecek için hazırlıklarını yaparken, ABD’de ve uluslararası alanda işçi sınıfı da hazırlıklarını yapmalıdır. Bu hazırlık, her şeyden önce, kapitalist sistemin derinleşen krizine karşı tek uygulanabilir çözüm olarak sosyalizm programı için siyasi mücadeleyi içermektedir.

Evrensel'i Takip Et